Kimya sektörü birçok alt sektörden oluşan, farklı sektörlerle çeşitli bağlantıları olan kritik önemde bir üretim alanıdır. Kimya sektörü; petrokimya, lastik-kauçuk, plastik ve ürünleri, sağlık malzemeleri, ilaç, boya, deterjan-sabun vb, kozmetik, kimyasal maddeler, gübre, enerji gibi alt sektörlerden oluşmaktadır.
Dünya geneli üzerinden yapılan değerlendirmede kimya sektörü ilk üç sanayi dalından biri olarak yerini almıştır. Dünyada ve herhangi bir ülkede kimya sektörünün gelişimi diğer sektör ve alt sektörlerin gelişimini doğrudan etkilemektedir. Kimya sektörü hem birçok üretim alanının hammadde hem de enerji ihtiyacını karşılaması yönüyle sanayinin devamlılığının da belirleyeni olma özelliğini taşımaktadır. Birçok metanın üretim aşamasında, kimya sanayi ürünü kullanılmayan ürün miktarı çok azdır.
Petro-kimya sektörü toplam sanayi alanında da önemli bir ağırlığa sahiptir. Örneğin Tüpraş ve Petkim Türkiye ekonomisinde belirleyici bir yerde durmaktadır. Kimya sektörünün yeni dönem hızlı gelişen ve öne çıkan alt sektörleri ise plastik ve ilaçtır.
Türkiye’de kimya sektörünün ilk evreleri ve gelişimi
Kimya, Türkiye’de belirleyici bir şekilde cumhuriyet sonrası dönemde oluşan ve gelişen bir sektördür. Sektörün gelişim ivmesi, Türkiye’de sanayileşmenin artması ile doğrudan bağlantılıdır.
Osmanlı döneminde -20. yy başlarında- sabun, temizlik ürünleri vb. üreten birkaç üretim tesisinin dışında kimya sanayi tesisi bulunmamaktadır. Cumhuriyetin ilanının ardından patlayıcılar, tıp, tarım kimyasalları, deterjanlar, matbaa mürekkebi, tekstil boyalarının son aşaması üretilmeye başlandı. Türkiye’de ilk kurulan kimya fabrikaları şunlardır; Gemlik Suni İpek Fabrikası, Makine-Kimya Endüstrisi Kurumu, Bor Sanayi Tesisleri, Azot Sanayi.
1950’li yıllar ve sonrası Türkiye’de sanayileşmenin gelişmesi ile birlikte kimya sanayi de gelişim gösterdi. Türkiye’de farklı alanlarda sanayinin ve AR-GE çalışmalarının gelişmesi sektörün önünü çok yönlü şekilde açmış ve gelişimini zorunlu hale getirmiştir.
1970 ve 1980’li yıllarda rafinaj ve petrokimya alt sektörlerinde gelişim yaşanmıştır. Hammadde sağlayıcı önemli şirketler olarak Tüpraş ve Petkim’in öne çıkması çok sayıda küçük ve orta ölçekli şirketin kurulmasını sağladı. Özellikle 1972 ile 1990 arasında Türkiye’de kimya sektöründe çeşitli küçük, orta ve büyük ölçekli fabrikalar yer almaya başladı.
Kimya sanayi 1984 yılında kabul edilen Gümrük Kanunu ile dış piyasaya açılmış, 2000’li yıllarla birlikte ihracat potansiyelini arttırarak hızlı bir büyüme göstermiştir. Türkiye kimya sanayi, üretiminin yüzde 30’unu iç piyasaya, yüzde 70’ini de dış pazarlara sunuyor.
90’ların ortasından sonra özellikle, 2000’li yıllarla birlikte sektörün büyük ölçekli kamu kuruluşlarında özelleştirmeler gerçekleşmiştir. Büyük petrol entegre tesislerinin özelleştirilmesi günümüzde de devam etmektedir.
Kimya sektörünün yoğunlaştığı bölgeler ve sektörel dağılım
Türkiye’de kimya sektörüne ait fabrikaların büyük kısmı İstanbul, İzmir, Kocaeli, Adana, Antep ve Ankara’da bulunmaktadır. Kimya sanayinin daha çok kıyı bölgelerinde yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Marmara ve Ege bölgelerinde (İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve İzmir illeri), tüketici kimyasalları, boya, lastik ve plastik, petrol ve petrol ürünleri üretimi; Akdeniz Bölgesi ve kısmen Karadeniz Bölgesi’nde gübre üretimi yapılmaktadır.
Kimya sektörünü iki ana grup üzerinden sınıflandırabiliriz; temel kimyasallar (ana, özgün ve özel kimyasallar denilen her türlü ürünü içermektedir), tüketici kimyasalları (nihai tüketim ürünlerini kapsamaktadır.) Temel kimyasallar; petrokimyasallar, plastik ve sentetik kauçuklar, suni elyaf, sinai gazlar, gübreler, tarım ilaçları, boya ve mürekkepler, kimyasal yapıştırıcılardır. Tüketici kimyasalları ise; sabun, deterjan, kozmetik ürünleri, ilaç vb… Toplam sektör üretiminin temel kimyasallar % 80’ini, tüketici kimyasalları ise % 20’sini oluşturmaktadır.
Sektörde çalışan işçi sayısı
Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç sektörlerinde çalışan işçi sayısı 450 bin civarındadır. İlaç firmalarına ait röprezantlar ve benzinliklerde bulunan pompacılar da sektörün çalışanı sayılmaktadır ve bu sayıya dahildir. Sektörde yaklaşık 361 bin erkek, 91 bin kadın işçi çalışmaktadır.
Sektörde çalışan işçilerin petro-kimya ve lastik alanlarını saymazsak büyük oranda örgütsüz olduğunu söyleyebiliriz. Sendikalı petro-kimya işçisi 47 bindir (45 bini erkek, 2 bin 600’ü kadın). Sektörün belirleyici iki sendikası Petrol İş ve Lastik İş’tir. Petrol İş 35 bin, Lastik İş 11 bin civarlarında üyeye sahiptir.
Petro-kimya sektöründe yaşanan sorunlar
Kimya sanayinin kendi içinde bütünlükten yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Büyük petrol ve rafineri tesislerinin kendi iç süreçleri, illere dağılmış işçileri birleştiren ve birlikte davranma kültürü yaratan bir özelliğe sahiptir. Fakat bunun dışında kalan fabrikalar böylesi bir bütünlükten yoksundur.
Petrol işçileri ile otomotiv yan sanayi ürünleri üreten plastik işçilerinin veya ilaç işçilerinin öne çıkan sorun alanları farklılaşabilmektedir. Fakat sektörün genelini kesen ortak sorun alanı özellikle kimyasallara bağlı gelişen meslek hastalıklarıdır. Bunun dışında sektörde kalite çemberleri adı altında baskı ve hızlı çalışma biçimleri, uzun çalışma saatleri, iş kazası ve cinayetleri, mobbing, özelleştirme, güvencesiz çalışma biçimleri, sendikasızlaştırma gibi sorunlar da yaygın olarak görülmektedir.